Akkor Lambalar ve Floresan Lambalar



Edison�un bulduğu ampülün 10. yüzyılın sonlarına doğru şehirlerde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamasıyla şehirler, gecenin parlayan yıldızları halini aldı. Metropol şehirlerin gece manzaraları, o şehirlerin kimliği halini aldı. Ancak Edison�un tarihî ampulü çok enerji tükettiği ve verimsiz olduğu için artık insanlığın sönen bir yıldızı konumuna geldi. Amerika�da Kaliforniya eyaleti sarı ışık veren ampullerin kullanılmasını yasaklayan bir yasayı görüşmeye başladı. Birkaç hafta önce de New Jersey eyaleti, Edison ampullerinin yerinin floresan lambalarla 3 yıl içinde devlet binalarında değiştirilmesini teklif etti. Küresel ısınmayı önlemek amacıyla oluşturulan Kyoto Protokolü�nü uygulamayan Bush�un partisinden Temsilciler Meclisi üyelerinden Larry Chatzidakis, Thomas Edison�un hatırasına saygısı olduğunu ifade ediyor. Ancak Chatzidakis artık daha az enerji kullanan yollar bulmamızın şart olduğunu belirtiyor.

Kaliforniya ve New Jersey dışındaki birçok eyalette Enerji Bakanlığı ve Çevreyi Koruma Ajansı�nın desteklediği programlar ile Edison ampulünün floresan ile değiştirilmesi teşvik ediliyor. New Jersey eyaleti, Edison�un 400�e yakın buluşunun patentinin aldığı eyalet olması bakımından nostaljiyi en çok hisseden eyaletler arasında. Temiz Enerji Programı ile New Jersey, floresan lambaların Edison ampulleriyle değiştirilmesini tavsiye ediyor. 2005 yılında sadece bu eyalette 1,2 milyon lamba dağıtıldı.

Edison, ampulünün uzun süre yanmasını sağlayan süreçleri geliştirdi. Böylece ampuller otomasyon ile çok sayıda üretilebildi ve şehir sokakları, evler hızla elektrik ile buluştu. Floresan ise 20. yüzyılın ilk yıllarında icat edildi. Ancak halka satışının başlaması 1940�lı yılları buldu. Floresan lambalar Edison ampulüne göre yüzde elli daha az enerji tüketiyor ve çok daha uzun süre kullanılabiliyor. Eğer sarı ışık veren Edison ampulünü floresan lamba ile değiştirirseniz yılda 75 kilo daha az karbondioksit (CO²) üretirsiniz. Küresel ısınmaya sebep olan petrol, benzin gibi fosil yakıtlar atmosferdeki CO² gazının miktarını artıyor. Artan CO², sera gazı etkisi yaparak dünyadaki ısının uzaya kaçmasını engelliyor. Ampulü değiştirmenin yanında küresel ısınmayı azaltmak istiyorsanız aşağıdaki önlemleri kendi yaşamınızda alabilirsiniz:

Daha az araba kullanın. Her 1 km daha az sürüş ile yılda yarım kilo daha az CO² üretirsiniz.

Daha çok recycle (geri dönüşüm) yapın. Eğer evinizdeki her ürünün yarısını recycle yapsanız 1200 kilo daha az CO² üretirsiniz.

Araba tekerleklerinizin havasını dolu tutun. Araba tekerleğinizin havasının inik olmaması yüzde 3 daha az benzin harcamanızı sağlar.

Daha az sıcak su kullanarak yılda 250 kilo kadar daha az CO² atmosfere katkınız olur.

Çok paketi olan ürünleri tercih etmeyin. Çöp miktarını yüzde 10 azaltırsanız yılda yarım tona yakın daha az CO² üretirsiniz.

Ağaç dikin. Her bir ağaç ömrü boyunca 1 ton CO² emer.

Elektronik aletlerinizi kullanmıyorken kapatın. Her yıl tonlarca daha az CO2 atmosfere bırakın.





Floresan lambalar ilk olarak 1939 yılında, NewYork Dünya Fuarı’nda ‘General Electric’ tarafından sergilendi. Amerikan evlerinin elektrikle aydınlatılmasından yaklaşık 60 sene sonra ortaya çıkan floresan lambanın bilinen ampul ile savaşı günümüze kadar sürdü.
Aynı evin içinde banyoda yumuşak ışığı ile floresan galip gelebilirken, yatak odasında mücadeleyi romantik ışığı ile ampul kazandı. Uzun mücadele sonunda zafer floresanın oldu. Bunun esas sebebi ise evlerdeki tercihin değişmesi değil, elektrik giderlerinin azaltılması gereken yoğun yaşamın olduğu işyerleri ve okullardı.
18 Watt’lık bir floresan lamba, 75 Watt’lık bir ampul kadar ışık verebilir. Yani floresanlar daha az enerji harcayıp, daha çok ışık verirler, yaklaşık yüzde 75 enerji tasarrufu sağlarlar. Piyasa satış fiyatları daha yüksektir ama en az on misli daha uzun ömre sahiptirler. Işık tek bir noktadan değil de tüpün her tarafından geldiği için daha fazla dağılır. Mavimsi ışıkları daha yumuşaktır ve gözleri yormaz.
Floresan lambalarda, elektrik düğmesine basıldığında, trans-formerden geçen elektrik, tüpün bir ucundaki elektrottan diğerine bir ark oluşturur. Bu arkın enerjisi tüpün içindeki cıvayı bu-harlaştırır. Bu buhar elektrik yüklenerek gözle görülmeyen ültraviyole ışınları saçmaya başlar. Bu ışınlar da tüpün iç yüzeyine kaplanmış olan fosfor tozlarına çarparak görülen parlak ışığı oluşturur.
Floresan lambalar ilk açılışları sırasında çok elektrik çekerler. Halbuki bu miktarda enerjiyi bir saatlik açık durumda ancak harcarlar. Ayrıca çok sık açıp kapama ile ömürleri de kısalır. Örneğin tipik bir floresan lamba devamlı açık bırakıldığında 50.000 saat çalışabilir. Üç saatlik aralarla kapanıp açıldığında ömrü 20.000 saate düşer. Sonuç olarak floresan lambaları bir saat sonra açacaksanız hiç kapatmamanız daha ekonomik olabilir. Normal ampullerde açıp kapamanın ciddi bir etkisi yoktur.
Bazı insanların floresan tipi ışıklara duyarlıkları vardır. Aslında ayırt edemeyiz ama floresanın ültraviyole içeren arkı saniyede 120 kez çakar. Işığın bu frekansı bazı insanlarda migren denilen baş ağrıları yaratabilir. Bu titreşimleri lambaya doğrudan baktığınızda göremezsiniz ama gözünüzün köşesinden baktığınızda görebilirsiniz.
Evlerdeki çiçekler genellikle yeşil yapraklı olup, ışığın kırmızı ve mavi kısmını absorbe ederler. Mavi onlar için özellikle önemlidir. Ampul ışığında mavi renk çok azdır. Bu nedenle evdeki çiçekler için floresan lambalar daha faydalıdır.

0 yorum: